Gezicilik ve Gezi’nin Nesillere Mirası – Mehmet Ozan Savaş
Yıldönümünde daha güçlü, daha gür sesle haykırmak gerek: Gezi, demokratik Türkiye’nin zorlu yollarında döşenecek taşların harcıdır. Gezi, dillerden düşmeyen; ancak maalesef günümüzde yalnızca dillerde kalan; birlik, beraberlik ve kardeşliğin türküsüdür.
Gezi; benim için teyzemin bir ay boyunca yokluğu ve anneannemin “Şimdi orada aç, susuz ne yapıyordur”larıyla geçmişti daha 11 yaşındayken. 11 yaşındaki bir çocuğun aklıyla her gün saat dokuzda balkona tencere tava çalmaya çıkan biri olarak, Gezi’nin bendeki mirası tencere tavanın titrettiği iktidara karşı büyüyen ve bugünlere gelen, yeşermekte olan umudumdu. Tencere tavanın çocukluk ateşini kesmediği günlerde, teyzemle Taksim’e gitmek için anneme ve babama saatlerce yalvardığımı hatırlıyorum. İlk defa toplumun ana özne olduğu, gencin yaşlıyla, milliyetçinin sosyalistle, dindarın seküler ile el ele verdiği; otoriter baskıcı bir rejime “Biz biriz, halkız.” mesajı verdiği andı benim için. Her kesimden onlarca öznenin diğerleriyle omuz omuza tek bir baskıcı iktidara karşı verdiği büyük bir direnişin simgesiydi. “Siyaset bilmez” denen Y kuşağının lafları ağızlara tıktığı, “Elde telefon, asosyal asosyal takılıyorlar” denen milyonlarca Z kuşağına kılavuz ve umut ışığı olan Gezi’nin, bugünleri aydınlattığı gerçeğini her fırsatta hatırlamak ve söylemek gerek.
Farklı kesimlerin muhalif çevrelerinin ortak masalarda diyalog halinde olabildiği ya da en azından denediği günümüz siyasetinde, Gezi’nin ne kadar büyük bir birleştirici güç olduğunu, liderlerin Gezi Direnişi ile ilgili açıklamalarından bir kez daha anlıyoruz. Gezi’nin kriminalleştirilmesinin, terörize edilmesinin onun ruhunu alaşağı edeceği sanrısına karşı aslında bu kriminalleştirme çabasının gezicilik ruhunu daha güçlü bir şekilde birleştireceğini toplumun ve siyasetin her kesimi son on yılda canlı şekilde gözlemledi. Gülsüm Elvan yuhalatıldığında, Ali İsmail’in videosu her yıl bir kez daha gözümüze sokulduğunda, Ethem’in anmasında bile gaz yediğimizde ayrılmaya çalışılmıştık; ama daha da sıkı sıkıya bağlandık. Bugüne baktığımızda Gezi’de yer alan herkesin gelecek kuşaklara birer rol model olduğunu, Gezi’nin kendisinin dahi bize büyük bir yol açtığını görüyoruz.
Ali İsmail benim kuşağımın ağabeyi oldu; Berkin kardeşi, Davulcu Vedat fırlama dayısı… Yıldönümünde daha güçlü, daha gür sesle haykırmak gerek: Gezi, demokratik Türkiye’nin zorlu yollarında döşenecek taşların harcıdır. Gezi, dillerden düşmeyen; ancak maalesef günümüzde yalnızca dillerde kalan; birlik, beraberlik ve kardeşliğin türküsüdür. Gezi’nin, geziciliğin, çapulculuğun, tencere tavacılığın yârenlik edeceği yol; Kabataş Yalanları’nın ve yalancılarının, camide bira iftiralarının, teröristlerle el ele suçlamalarının karşısında bir tarafta ‘şaman torunları’ bir tarafta ‘boyun eğme’ yazılarının var olduğu, dindarların sekülerler ile el ele olduğu, namaz kılan eylemcileri koruyan ateist eylemcilerin olduğu gerçekliğidir. Doğum gününü dört duvar arasında geçiren Mücella Yapıcıları, Gezi’nin paydaşlarını cezaevine tıkarak intikam almaya çalışanlara karşı dik duranları tarih unutmayacak. Gezi’yi savunuyoruz, Gezi yargılanamaz.