Anayasa Tartışmaları Sürerken Homofobi –Zeynep Saçar
“Umut var mı? Evet, umut var.”
Türlü engellemelerle karşılaşan, “Queer miydi değil miydi” diye sorgulayıp durduğumuz, sonunda birçok kişinin koşa koşa izlediği bir filme dönüşen Kurak Günler’in ana temalarından biri de homofobi. Filmin homofobi vurgusu açıkçası beni epey etkiledi ve önümüzdeki manzarayı derli toplu görmek istedim. Elbette oldukça katmanlı bir film ancak film eleştirmeni olmadığım için filmin bana açtığı pencereden ana hatlarıyla Türkiye’deki homofobi hakkında konuşmak istiyorum.
LGBTİ+’lara yönelik kriminalizasyonun iktidarıyla, muhalefetiyle son derece arttığı, yeni anayasa önerisiyle bunun kurumsallaşma riskinin olduğu bugünlerde homofobiden bahsetmek belki bize iyi gelmeyebilir. Öte yandan bu yazının “Türkiye’de yaygın homofobi var, ülke gerçeği bu. Buna uygun adımlar atılmalı” anlayışıyla uzaktan yakından alakasının olmadığını hatırlatmakta fayda görüyorum. Tam tersine bu yazının amacı, son günlerde her yerde karşımıza çıkan “aile” vurgularının ve siyasilerin nefret söylemlerinin halktaki homofobiyi artırabildiğini göstermek, buradan çıkışın muhalefet aktörlerinin “kutsal aile” söylemlerini bir kenara bırakıp LGBTİ+ bireyleri aile olgusunun dışında tutmamasından ve fobik söylemleri bir kenara bırakmasından geçtiğini söylemek. 2023 yılına girdiğimiz şu günlerde burun büktüğümüz ülkeler bile aileyi sevgi ve sorumlulukla tanımlarken Türkiye’de “kadın ve erkekten oluşan topluluk” vurgusunun yapılmaya çalışılmasının, umut beslediğimiz siyasilerin de bu önerinin peşinden koşmasının tehlikelerine biraz göz atmak.
Homofobi taşra ya da şehir tanımıyor
Kurak Günler’de karşımıza çıkan homofobi taşrada geçiyor. Bugün birçoğumuz şehirlerde yaşıyoruz. Taşradaki meseleleri haber olduğunda öğrenebiliyoruz. Ancak homofobi taşra ya da şehir tanımıyor. Artık çoğumuzun neredeyse ezberlediği 26 ilde kent merkezlerinde ikamet eden 18 yaş ve üzeri 1.000 kişiyle görüşüldüğü Kadir Has Üniversitesi’nin “Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması (TSSEA)” 2021 sonuçlarına göre eşcinsellerle kesinlikle komşu olmak istemeyenlerin oranı yüzde 32.3, istemeyenlerse 28.6. Aynı araştırmanın 2018 yılı sonuçlarına göre “eşcinseller” yüzde 53.8 ile “en çok komşu olmak istenmeyen kesim” olarak açıklanmıştı. Buna ek olarak birkaç İslamcı vakıf bazı illerde RTÜK destekli LGBTİ+ karşıtı “aile” mitingleri düzenledi. Sosyal medyaya baktığımızda da görece eğitimli ve genç dindar bir kitleden oluşan Instagram sayfası Fıtrat Hareketi’nin tüm odağını LGBTİ+ bireylerin “fıtratlarından” kopuk olduğunu anlatmak ve onları “döndürmek” üzerine kurduğunu görüyoruz. Buna rağmen sayfa bazı zamanlar “eşcinselliği normalleştirdiğine” ilişkin eleştiriler(!) alabiliyor. Yeni Şafak isimli yayın organının hazırladığı sözde bilimsel delillere yer verilen LGBTİ+ karşıtı video da sosyal medyada çokça paylaşılmıştı. Aynı yayın organı artırdığı homofobiye daha da odun atmak isteyerek “LGBT Dosyası” adında nefret içeriklerini sergilemeye devam ediyor.
Tüm sosyal medya hesaplarının, videoların, mitinglerin son yıllarda artması siyasilerin söylemlerinden bağımsız değil. LGBTİ+ bireylerin kriminazile edilişindeki bu artışın “Boğaziçi Olayları” ile tepeye tırmandığını söylemek herhalde yanlış olmaz. Süleyman Soylu’nun LGBTİ+ bireylere “sapkın” dediği paylaşımla birlikte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkemizde “LGBT” olmadığını iddia etmişti. Süregelen günlerdeki açıklamalarında da “Lezbiyenlerin mezbiyenlerin açıklamalarına değil, analarımıza bakalım” diyerek her zamanki gibi kutsal “anne” ve “aile” trenine binmiş oldu. Takip eden aylarda iktidarın nefret söylemlerinin hepsini burada sıralamak mümkün değil. Yakın zamanda yine Süleyman Soylu, Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı “Bizi cinsiyetsizleştirip LGBT yapacaklarmış. Sen çok istiyorsan kendi yakınlarından başla. Bu milletin ahlakıyla neden uğraşıyorsun” demişti. Sayın bakanın “LGBT” kısaltmasının açılımını bildiğine ilişkin şüphelerim var.
Muhalefet LGBTİ+ dostu mu?
Ana akım muhalefete baktığımızda da söylemler bu kadar sert olmasa da durum pek LGBTİ+ dostu görünmüyor. Altılı masanın bileşenlerinden Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, AKP’nin yeni anayasa teklifi konusunda aileyi korumakla mükellef olduklarını söyleyip “Aile bir kadın, bir erkek ve çocuklardan meydana gelir” demişti. Aynı partinin Milletvekili Abdulkadir Karaduman, “Aile dediğimiz şey bir erkek ve kadından oluşan bir kurumdur. Dolayısıyla bir erkeğin bir erkekle, bir kadının bir kadınla evlenmesi meselesi sapkınlıktan ibarettir. Bunu kabul etmemiz asla mümkün değildir” cümleleriyle tıpkı Soylu gibi “sapkın” çıkışında bulunmuştu. 2010 yılında “Eşcinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir hastalık olduğuna inanıyorum. Tedavi edilmesi gereken bir şey bence… Türkiye’de eşcinseller yok, demiyoruz. Bu vaka var” açıklamalarında bulunup herhangi bir özür dilemeyen eski Aile Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın da 6’lı masanın bileşenlerinden Deva Partisi’nde görev yaptığını hatırlatmakta fayda var.
Bilboardlara asılan afişlerde “Etnik köken, inanç, engellilik, cinsel yönelim yasayla dezavantaj olmaktan çıkarılacak” vaadine yer veren Cumhuriyet Halk Partisi ile söz konusu diğer partilerin ortaklaşıp ortaklaşamayacaklarını bilmiyoruz. Zaten yasal olmayan evlilik eşitliğini yeni anayasa tekline “Evlilik birliği, ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir” maddesini ekleyerek imkânsız hale getirip LGBTİ+’ları “aileyi bozan unsur” olarak göstermeyi kurumsallaştırmayı amaçlayan iktidar bloğuna yakınlaşmamalarını umut etmek ve anayasa teklifine “Hayır” demeleri için çağrı yapmak şu an yapabileceğimiz en öncelikli işlerden.
Olumlu neler var?
Türkiye İşçi Partisi, LGBTİ+ hakları konusunda mecliste sesini en gür çıkaran partilerden biri. Boğaziçi protestoları sırasında TBMM kürsüsünde gökkuşağı bayrağı açan Genel Başkan Erkan Baş, “Partimizin açık eşcinsel kimlikli milletvekili adayı olacak. Bu adaya LGBTİ+ örgütleri, platformları karar verecek” demişti. TİP Milletvekili Sera Kadıgil de çok popüler olan konuşmasında kendisini “LGBTci” olmakla eleştiren(!) Süleyman Soylu’ya “Beni, evet LGBTİ+ hakları ilgilendirir. Çünkü iki yetişkinin rızası ile birbirini sevmesi, sevişmesi sadece onları ilgilendirir. Anayasal olarak ben onları savunmakla mükellefim. Bağırın, çıldırın. Bu ülkede bir Anayasa var” sözleriyle cevap vermişti. HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da LGBTİ+ haklarını meclis kürsüsünde sık sık dile getiren isimlerden. Kerestecioğlu, 20 Aralık’taki konuşmasında trans cinayetlerinin aydınlatılmasındaki sorumluluğun asıl sahiplerini hatırlatmıştı. Cumhuriyet Halk Partisi de çeşitli ilçelerde LGBTİ+ meclisleri kurdu. Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), iktidar bloğunun anayasa teklifine “Hayır” deme çağrısında bulunmak için CHP, Deva Partisi, HDP, Gelecek Partisi ve İyi Parti’yi ziyaret etti.
Umut var mı?
Kurumsal düzeyde artan homofobi, başta da söylediğim gibi tabanı da etkiliyor. Ancak dünyayla daha bütünleşmiş yeni neslin bu konudaki düşünceleri daha farklı. Hayatın nasıl bir şakası ki Bilal Erdoğan’ın başkanı olduğu İlim Yayma Vakfı’nın üniversitesi İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nin (İZÜ) “Türkiye’de Cinsiyet Algısı” araştırmasında gençliğin LGBTİ+ yaklaşımı oldukça olumlu. KaosGL’nin haberine göre gençliğin yüzde 35 civarında olumlu yanıt verdiğini aktaran İZÜ Sosyoloji bölümünden Prof. Dr. Ergün Yıldırım, “Gençlik konuyu daha çok soyut bir düzeyde algılıyor ve bir özgürlük meselesi olarak görüyor” demişti.
Tüm bu olumlu tutuma ek olarak sinema ve müzikte LGBTİ+ temsiliyetinin arttığını da söylemek mümkün. Bu yazıyı yazmama vesile olan Kurak Günler başta olmak üzere yine aynı yıl festivallerde gösterilen Çilingir Sofrası ve Lütfen Cevap Veriniz (LCV) filmleri de barındırdıkları queer karakterlerle yerli sinemamızda LGBTİ+ temsiliyetinin artmasına katkıda bulunmuş oldu. Ana akım müzisyenlerden Mabel Matiz de kliplerinde ve şarkılarında queer temalara yer vermeye devam ediyor. Sözün kısası, gençliğin sözünü daha net söylemesiyle, sanatta ve siyasette temsiliyetin artmasıyla birlikte evet, umut var.
Kaynakça:
- https://teyit.org/analiz-lgbti-karsiti-argumanlarin-ortak-niteligi-yanlis-bilgi
- https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-56292769
- https://www.unikuir.org/haberler/erdogan-lgbti-demeden-lgbti-lari-meclis-kursusunde-hedef-gosterdi-27-12-2022
- https://kaosgl.org/haber/genclerin-neredeyse-yarisi-escinselligi-dogal-bir-durum-olarak-degerlendiriyor
- https://indyturk.com/node/457061/haber/26-ilde-18-ya%C5%9F-ve-%C3%BCzeri-2-bin-200-ki%C5%9Fi-ile-lgbt-hakk%C4%B1nda-g%C3%B6r%C3%BC%C5%9F%C3%BCld%C3%BC
- https://spod.org.tr/spod-ankarada-hayiri-orgutleme-cagrimizi-meclise-tasidik/