Toplum ve SiyasetToplumsal Adalet

Bir Sosyal Politika Aracı Olarak Deprem Fonunu İnşa Etmek – Ömer Ünal

Deprem Fonu, yurttaşların siyasilerin ağızlarından çıkacak destekleri beklemek yerine kendilerini güvende hissettirecek modeli ifade etmelidir.

Sosyal politika en temel anlamda, iktidarda yer alanların merhametine, zenginlerin hayırseverlik girişimlerine ve kişilerin iyiliklerinden ziyade sosyal adalet temelinde, toplumun huzurunu, barışını ve eşitliğini hedefleyen politikalardır. Bu nedenle tüm toplumu ilgilendiren konuların kapsamının da aynı şekilde olması gerekmektedir.

Türkiye’de yeterli düzeyde vergi bilincinin gelişmemiş olması ve iktidarların önceliklerinin yurttaşlardan ziyade piyasadan yana olması vergilerin kullanım alanlarının farklılaşmasına ve sorgulanmasının sürekli ötelenmesine neden olmaktadır. Yurttaşlar yaşanan depremler sonrası kamu veya sivil alandaki kurumların el yordamıyla inşa edilen bir mekanizma ile karşı karşıya kalmakta, ancak bu süre insanın varlığı nedeniyle kısa bir süre sonra ne yazık etki alanı azalmaktadır. Misal Van depremi ve sonrasında yaşananları biliyoruz ama üzerinde 12 yıl geçmesine rağmen konteynırda yaşayan yurttaşları büyük çoğunluğumuz hatırlamıyor[1]. Gaziantep-Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası sürecinde aynı şekilde olacağını söylemek şimdiden abartılı olmayacaktır. Nitekim deprem felaketinin üzerinden 18 gün geçmesine rağmen çadır gitmeyen onlarca yerleşim yerimiz var.

Türkiye’de 17 Ağustos 1999 depreminin ardından 2000 yılında kurulan Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) deprem riskine yönelik sigorta tekniği temelinde inşa edilmişti. Ancak DASK’a belirli koşullar dışında katılım zorunluluğunun olmaması ve mevcut katılımcılar arasında prim ödemelerinin sürekliliğin sağlanamamış olması etkisini azaltmaktadır. Üstelik DASK’ın sağladığı ödeme miktarlarının mevcut piyasa koşullarında düşük kalması diğer bir sorunu alanını oluşturmaktadır. Türkiye’nin deprem riski taşımayan bölgesinin yok denecek kadar az olması, depremlerin yol açabileceği risklere yönelik geliştirecek politikalara yurttaşların katılımın zorunluluğunu gerekli kılmaktadır. Bu durum, 6 Şubat’ta meydana gelen Gaziantep-Kahramanmaraş depremleri sonrası yaşanan deprem felaketinde iyice ortaya çıkarmıştır.

“Deprem Fonu”, acil kurtarmadan ziyade deprem sonrası ailelerini, evlerini, varlıklarını kaybetmiş insanların siyasilerin ağızlarından çıkacak destekleri beklemek yerine kendilerini güvende hissettirecek/sağlayacak modeli hedeflemelidir. “Deprem Fonu” tüm yurttaşları kapsayan bir sosyal politika aracı olarak inşa edilmelidir. Bu doğrultuda devlet güvencesinde ulusal ölçekte tüm sigorta kapsamında yer alanların ve emeklilerin katılımlarının zorunlu olduğu (dışarıda kalanları da kapsayacak şekilde tüm yurttaşların hak sahibi olacağı) ve taraflarınca ödenecek kesinti ile finanse edilecek “Deprem Fonu” kurulması önceliğimiz olmalıdır. Bu görüşe karşı kamu tarafından toplanan vergilerin depreme yönelik harcanması gerektiği veya kamu tarafından finanse edilmesi gibi görüşler de olacaktır. Ancak yukarıda ifade edildiği gibi “Deprem Fonu” ile “bilinç ve harcamaların farklılaşmasını” önlemek temel hedeftir.

Deprem fonu, kısa süre zarfı içinde büyük bir finansman gücüne erişim sağlayamasa da fonda toplanacak miktar deprem sonrası tüm yurttaşlara güvence sağlayabilecek bir yapıyı inşa edebilecektir. Deprem Fonu, deprem sonrası doğrudan devreye girecek ve ödemeler ertesi gün başlanacaktır. Deprem Fonu olarak:

  1. Ölüm yardımı (sosyal kurullar tarafından belirlenecek),
  2. Kira desteği (konut sağlanana kadar, gidilen şehirde ortalama kira oranı tutarınca),
  3. Taşınma yardımı (en üst kamu görevlisi harcırahı çarpanı + aile fert sayısı oranınca artan),
  4. Eşya yardımı, (emlak odalarından alınacak fiyata göre ortalama destek miktarı)
  5. İş bulana kadar gelir desteği (İşkur aracılığıyla iş bulma),
  6. Konut sağlama (TOKİ yapma zorunluluğu),
  7. Küçük üreticiye ayni veya nakdi destek (hayvan, yem, yeniden inşa desteği) şeklinde inşa edebilir.

Finansman Önerisi;

Sosyal Güvenlik Kurumu 2022 yılı Aralık ayı verilerine göre aktif sigortalılar (4a+4b+4c) kapsamında 24 milyon 906 bin 397 kişi, pasif sigortalılar (emekliler) kapsamında 13 milyon 113 bin 185 kişi yer almaktadır. Fon, aktif sigortalılardan brüt asgari ücretin yüzde 1’i; pasif sigortalılardan yüzde 0,5’i oranında “eşit” oranlı kesinti şeklinde yapılarak gerçekleştirilebilir. Eşit oranlı kesinti iki nedenden ötürü belirtilmiştir. İlki, fona aktarılan kaynağın hesaplanmasında, yönetilmesinde ve personelin uygulamasında kolaylık sağlaması hedeflenmiştir. İkincisi ücrete oranla kesinti yapıldığı takdirde söylemin farklılaşma ihtimaline karşı önlem olarak alınmıştır.

Deprem Fonunun ortalama geliri aylık yaklaşık 3 milyar TL tutarında olacağını söyleyebiliriz. Yıllık en az 36 milyar TL gelire sahip olacaktır. Fon 1 yılda 70 ile 85 bin arasında daire sağlayabilecek güce erişecektir. Deprem Fonuna, kamu tarafından işsizlik sigortasına (yüzde 25) veya bireysel emeklilik sistemine (yüzde 30) sağladığı destek miktarı eklenirse fonun gelir kaynağı daha da artacaktır.

Deprem Fonu’nun yıllar içerisinde finansal olarak büyümesi, kentlerde yer alan depreme dayanıksız yapıların rant mekanizması dışında kendi kendini finanse edebilecek bir yapıyı da sağlayabilecektir. Nitekim İVME hareketinin Barınma Hakkı ve Derinleşen Konut Krizi başlıklı Barınma Krizi Bildirisinde[2] de vurgulandığı gibi, “deprem tehlikesi başta olmak üzere sağlıklı ve güvenli barınma hakkını sağlamak için hem var olan konut stoku niteliği artırılarak yenilenmeli, hem yeni konutların sağlamlığı, ısınma gibi temel ihtiyaçlara erişimi yasal düzenlemelerle garanti altına alınmalıdır. Bu yenilenme sürecinde sorumluluk ve maliyet yurttaşa yıkılmamalı, vatandaş piyasanın insafına terk edilmemeli, kamu sürecin bütününde planlamadan başlayarak dahil olmalı, bu yenilenme sürecinin yarattığı geçici barınma ve inşaat için” gereken finansmanın sağlanmasında da kullanılabilecektir.


[1] https://www.evrensel.net/haber/472880/van-depreminin-11inci-yil-donumu-depremzedelerin-yaralari-11-yildir-sarilmadi

[2] https://www.ivmehareketi.com/wp-content/uploads/2022/12/IVME-Hareketi-Konut-Krizi-Bildirisi.pdf

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu