Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimine Dair Değerlendirmemiz
Hatırlatmak istiyoruz: Mücadelemiz dün başlamadı, bugün de bitmiyor. Bizim hayalimiz bir masadan da bir adaydan da ve bir seçim sonucundan da büyüktür.
Öncelikle 28 Mayıs seçimleri sonuçları açıklandıktan sonraki dakikalarda yapılan kutlamalarda yaşanan şiddet olayları ve öldürüldüğü iddia edilen iki yurttaşımıza dair öfke ve üzüntümüzü paylaşmak istiyoruz.
İVME Hareketi olarak bu tarihi güne dair hissettiklerimizi /hislerimizi kamuoyu ile paylaşmayı bir sorumluluk olarak görüyoruz.
Devletle iç içe geçmiş, 21 senede hayatın her alanına zorbalıkla sirayet etmiş bir partiye karşı kısıtlı ekonomik ve politik imkanlarla mücadele edildi. Tüm şiddet, baskı ve nefret siyasetine karşı başta gençler olmak üzere on binlerce insan sandıklarda dirayetli bir şekilde mücadele ettiler. Ancak bu çaba Türkiye’nin üzerindeki karanlık bulutları dağıtmaya şimdilik yetmedi. Öfke ve üzüntü ile ifade etmemiz gerekir ki Türkiye’yi bir cehenneme çevirmek adına samimi bir çaba ortaya koyan AK Parti, her ne kadar 2002’deki oy oranına gerilemiş olsa da bu seçimleri kazandı.
AK Parti ve Cumhur İttifakı karşısına bir zafer vaadi ile çıkan, bu süreçte güçlü iddialar ortaya koyan başta Altılı Masa olmak üzere tüm siyasiler, aldıkları tarihi sorumluluğun idrakinde olmalıdırlar. Mevzubahis siyasilerin alacakları sorumluluk, ortaya koydukları iddiaların ağırlığı ile aynı güçte olmalıdır. ‘Önümüzdeki seçimlere bakacağız’ gibi öteleyici ve savuşturucu bir tavrı reddediyoruz.
Altılı Masa’nın ve CHP’nin içinde bulunduğumuz seçim sürecinde tutarlı, kapsamlı ve kendine özgü bir anlatı inşa edemediği ve hatta iktidarın dayattığı siyasal iklimden ve dilden sıyrılamadığını düşünüyoruz. Cumhuriyetimiz, yetersiz becerilere sahip, kişisel çıkarlarını toplumun menfaatlerinden öte gören şahısların şahsi hezeyanlarına terk edilemez. Başta CHP olmak üzere tüm muhalefet partileri, bu temel problemin farkındalığıyla hareket etmek sorumluluğundadırlar. Aksi halde AK Parti’nin göreceği muameleden çok da farklı bir muamele görmeyeceklerdir. Siyaseti sadece ve sadece şahsi menfaatleri için ittifak pazarlığına indirgeyen ve bundan ibaret gören köhnemiş ve karanlık zihniyet ivedilikle değişmelidir. Nitekim, bugünün gençleri ve gelecek nesiller, partilerin lider ve yöneticilerini, yani bu mağlubiyetin mimarlarını ve yürütücülerini, bu hayati görevi başaramadıkları için tarih nezdinde ebediyen mahkûm edecektir. Bu bir uyarı değildir; olacaklara dair gerçekçi ve samimi bir öngörüdür.
Türkiye’de siyasetin hangi yönde değiştiği muhalefetin bütünü tarafından tespit edilmelidir. Ancak özellikle sol siyasetin bütün bileşenleri, bugüne kadar elde edilmiş olan toplumcu kazanımlara tehdit olabilecek otoriter ve düşmanlaştırıcı siyaset talebini nasıl karşılayacağını yeniden düşünmek zorundadır.
Elbet konuşulacak çok şey, yapılacak çok tartışma ve ortaya konacak birçok fikir olacaktır. Ancak Türkiye’nin gençleri olarak çıkaracağımız en kıymetli ders, bu seçim sürecindeki toplumsal dayanışma ve mücadelenin; hayalimizdeki özgür, eşit ve adil Türkiye’ye ulaşmak için dört kolla sarılmamız gereken bir değer olarak karşımızda olduğudur.
Bizler, vazgeçmemeyi birbirimizden öğrendik!
Bizler, özgür, eşit ve adil bir ülkenin mümkün olduğuna inanlarız. Ancak bunun kişisel menfaatlerini kurtarmanın hezeyanına kapılmış bir aldatmaca içinde değil, İslamcı ve Milliyetçi bir siyasetin dışına çıkabilmiş, insanların hayatına en derin noktasından değen, emeği önemseyen, içten ve dönüştürücü bir sol vizyon ile olabileceği inancına sıkı sıkıya sarılanlarız.
Hatırlatmak istiyoruz: Mücadelemiz dün başlamadı, bugün de bitmiyor. Bizim hayalimiz bir masadan da bir adaydan da ve bir seçim sonucundan da büyüktür.
10 sene önce bugün, Gezi Parkı’nda özgürlüğü için sokaklara dökülen yüz binlerin direnişinin ve bu mücadele uğrunda yaşamını yitirenlerin hatırasını yarınlara taşımak bizim tarihi sorumluluğumuzdur.
Biz, Türkiye’nin zorba ve karanlık bir geleceğe sürüklenmesine itiraz edenleriz.
Daha adiline meftunuz, daha güzelini yakalamak için!