Baharda Kaçan Penaltı – Görkem Özdemir
Giresun’da yayınlanan İzler dergisinin Eylül 2023 sayısında yayınlanan yazım. Biraz bağlam sağlamak açısından, geçen sezon Süper Lig’de yarışan Giresunspor, ligde kalma mücadelesinde doğrudan rakibi olan İstanbulspor’la deplasmanda oynadığı maçta 1-0 gerideyken penaltı kazandı. Penaltıyı takımın forveti olan Riad Bajic kullandı, kaçırdı. Giresunspor düştü, maddi sorunlar nedeniyle çoğunluğu altyapıdan yetişen genç ve mütevazı oyuncularla bir alt ligde bile hayatta kalma mücadelesi veriyor. Riad Bajic Ankaragücü’nde, Süper Lig’de kariyerine devam ediyor.
Baharda Kaçan Penaltı
Siz de futbola meraklı mısınız? Sonbaharla birlikte futbol sezonu başladı. Futbolla beraber okul, üniversite, sanki iş hayatı dahi eylülde başlayan bir tür sezonu takip ediyor gibi. Adli yıl da mecliste yasama yılı da hukuk da siyaset de bu sonbaharda başlayıp yaza kadar devam eden sezonu takip ediyor. Her sezon başında insan bir önceki sezonu tekrar düşünme fırsatı da yakalıyor.
Benim aklım geçen sezon bazı kritik dönemeçlerde kaldı. O kader anında, en kritik dakikada Riad Bajic topun başına geçti. Doğru adam mıydı? Sezon boyunca bitiriciliğinin zayıflığı zaten öne çıkmamış mıydı? İyi bir penaltıcı mıydı? O anda ondan daha soğuk kanlı, daha sakin, daha iyi bir aday bulamaz mıydık? Geçen sezonu ne zaman düşünsem o kritik kararlar aklıma geliyor. Oysa zaman zaman ne de umutlanmıştık. Her şey daha farklı olabilirdi. Bajic o golü atsaydı, ya da topun başına daha doğru biri geçseydi, şimdi Giresunspor küme düşmemiş ve geleceğe belki daha umutla bakıyor olmaz mıydı?
Şimdi bu soruların üzerinde düşünmek insana nostaljik bir hüzün ve pişmanlık vermekten başka bir şey yapmıyor. Zaten o dakikada topun başına kimin geçeceğine karar vermeye hiçbirimiz yetkili değildik. Takımı yönetenler, hocalarımız öyle düşündüler, sonuçta penaltıyı kullanmak için ideal isim takımın forvetidir dediler, topun başına o geçti, kaçırdı, kaybettik, düştük. Ne zaman geri çıkabiliriz? Kolay görünmüyor. Belki buradan çıkmak çok uzun yıllar alacak. Ama nihayetinde bu şehirden yetişmiş genç ve tertemiz çocuklar o formayı ayakta tutmak için mücadele etmeye de devam edecek. Sadece var olmanın kendisinin dahi bir mücadeleye dönüşeceği, bir üst ligin veya şampiyonlukların hayal dahi edilmeyeceği sezonlar… Belki yıllar sonra hatırlayacağız, bir zamanlar en üst ligdeydik ve orada devam etme umudumuz vardı diye. Belki kader bir güzellik yapacak ve beklenmedik şeylerle geri döneceğiz, bu sefer kalıcı olacağız, umudumuz olacak ve bahar gelecek.
Kelimesini arayan bir his bu. Keşke demenin eksik kaldığı, alternatif bugüne özlem. Her şey farklı olabilirdi. Fırsat ayağımıza kadar gelmişti, bir penaltılık işimiz kalmıştı. Olmadı. Öylesine olmadı ki umut yerini alternatif hikayelere duyduğumuz özleme, geçmişe dair bir anıya, geleceğe dair imkânsızlıklara bıraktı.
Ta Kanada’dan dertlendiğin şeye bak diyebilirsiniz elbette. Ama nihayetinde ben de mesafe tanımaksızın memleketin takımına, geleceğine, geçmişine ve o geçmişten varabileceği alternatif bugün ve geleceklere kafayı biraz takmış hâldeyim sanırım. O penaltıyı başka kim atabilirdi sorusunun artık manası kalmadı gerçi. Belki de hiçbiri atamazdı. Belki atsa da kazanamazdık. Sonuçta futbol bu, hayatın kendisi kadar belirsiz ve tahmin edilmez; üstelik belki zaten en baştan şansımız çok yüksek değildi. Ama işte insan düşünmeden edemiyor, çünkü atamadık, yenildik, düştük. Çünkü futbol asla sadece futbol değildi.