İsrail’in Gazze’deki Un Katliamı Korkunç Bir Savaş Suçudur – Seraj Assi (Çeviri: Kemal Büyükyüksel)
Gazze’deki sivillere yönelik amansız saldırılarına devam eden İsrail askerleri, dün yardım kamyonlarından un bekleyen yüzden fazla aç Filistinliyi öldürdü. ABD’nin ortaklığıyla cesaretlenen İsrail, Gazze’de cezasızlıkla hareket etmeye devam ediyor.
Seraj Assi’nin Jacobin dergisindeki makalesinin çevirisidir.
Perşembe günü şafak vakti, İsrail askerleri, yardım kamyonlarını bekleyen aç Filistinlilere Gazze Şehri’nde ateş açarak yüzden fazla kişiyi öldürdü ve binlercesini yaraladı. Yakıt, ilaç ve kanın bitmesi sonrası Gazze’de çoğu hastanenin çalışamaz hale gelmesiyle ölü sayısının daha da artması bekleniyor.
Görüntüler, yardım kamyonlarından un almak için al-Nabulsi kavşağında al-Rasheed Caddesi’nde toplanan binlerce sivile İsrail askerlerinin keyfi olarak ateş açtığını gösteriyor. Tıbbi kaynaklara göre, çoğu kurban doğrudan kafa, göğüs veya karına ateş edilerek yaralandı. Kuzey Gazze’deki al-Shifa hastanesinin hemşire direktörü Jadallah al-Shafei, Al Jazeera’ya “Tüm yaralanmalar ateşli silahlar ve top mermilerinden kaynaklanıyor; [İsrail’in] izdiham iddiaları tamamen uydurmadır.” dedi.
İsrail tankları ölü ve yaralı bedenlerin üzerinden geçti. Birçok kurban, ambulansların olay yerine ulaşıp tüm ölü ve yaralıları toplayamaması nedeniyle eşek arabalarıyla hastanelere getirildi.
Sahne bir mezbahayı andırıyordu. Kurbanların çoğu çocuktu. Kalabalıklar arasından yürek burkan bir anne, “Kızım gitti; yedi gündür açtı.” diye bağırdı. Kamal Adwan hastanesindeki bir kadın dünyaya yalvarıyordu: “Kuşatma altındayız. Bize acıyın. Ramazan yaklaşıyor. İnsanlar bize bakmalı. Bize acımalı.”
Katliam, aylardır aç bırakılan ve tek suçu ailelerine un almak için sıraya girmek olan Filistinli sivilleri katleden İsrail’in işlediği savaş suçlarının üstüne eklediği bir tane daha savaş suçudur. Filistinli yetkililer vahşeti “soğukkanlı bir katliam” olarak tanımladı. Filistinliler bunu Un Katliamı – ya da belki de yerde dağılan kanlı unu referans alarak daha uygun bir biçimde Kırmızı Un Katliamı olarak adlandırdı.
BM Güvenlik Konseyi acil bir toplantı düzenledi. Birleşmiş Milletler Yardım ve İşler Ajansı (UNRWA) şefi Gazze’de “cehennemden bir başka gün” yaşandığını, BM yardım şefi Martin Griffiths ise “Gazze’den korkunç bir hızla hayatın emildiğini” belirtti. Katliamın ardından Kolombiya Cumhurbaşkanı Petro Gustavo, “Tüm dünya [Benjamin] Netanyahu’yu ambargo altına almalı.” diyerek İsrail’den silah alımlarını askıya aldı.
Bu arada, İsrail’in ulusal güvenlik bakanı Itamar Ben-Gvir, katliamı gerçekleştiren askerleri “kahramanlar” olarak selamlayarak İsrail askerlerine Gazze’de tam destek sözü verdi. ABD yapımı insansız hava araçlarını kullanarak, İsrail güçleri eğlenmek için katliamı havadan kaydetti. İsrail’in Telegram kanalları, aç Filistinlilerin katledilmesini kutlayarak açlıktan yamyamlığa başvurulma ihtimaliyle alay etti. Birçok İsrailli, Gazze’deki Filistinlilerin aç bırakılmasını savundu.
Filistinli ölü sayısı şimdi otuz binin üzerine çıktı, çoğu kadın ve çocuk. Yetmiş binden fazla kişi yaralandı. Neredeyse iki milyon sivil yerinden edildi. Nüfusun yarısı aç. Kuzey Gazze’yi tahliye emirlerine rağmen, birkaç yüz bin Filistinlinin bölgede kalmaya devam ettiği ve birçoğunun hayatta kalabilmek için hayvan yemi yemek zorunda kaldığına inanılıyor. Kemikleri sayılan çocukların hayvan yemi kusup öldüğü görüntüler gözlemcileri şoke etti. Gazze doktorları, Gazze’deki artan kıtlığın “çocukları iskelete çevirdiği” uyarısında bulundu.
Dünya, günışığında herkesin önünde koca bir halkın insandışılaştırılmasına tanık oluyor. Binlerce aç Filistinlinin Gazze sahillerinde toplanıp uzaklara, denizin ortasına yemek bırakan yardım uçaklarına çaresizce el sallamalarına tanıklık ediyor.
Uluslararası örgütler çaresizce bir haldeler. Yardım grupları, İsrail askeri varlığı nedeniyle Gazze’ye insani yardım ulaştırmanın neredeyse imkansız hale geldiğini söylüyor. Bu ayın başlarında, Dünya Gıda Programı, “kıtlık kapıda” uyarısında bulunmasına rağmen artan kaos ve durmaksızın bombalanma nedeniyle kuzeye teslimatları durdurduğunu açıkladı.
Neredeyse beş aydır ve uluslararası çağrılara rağmen Gazze’ye yardım girişine izin vermemekte ısrar eden İsrail, kuşatılmış Şeridi yiyecek, su ve ilaçtan mahrum bıraktı. İsrail yerleşimcileri ve askerleri, İsrail’in Kerem Shalom sınır kapısında yardım kamyonlarını engellemeye devam ediyor. Bu arada, Gazze’ye yerleşmeye izin verilmesini talep eden İsrailli yerleşimci kalabalıkları, Gazze’deki yerinden edilmiş Filistinlilerin harabeleri üzerine yerleşim yerleri inşa etme girişiminde bulunarak Erez Geçidi’ndeki sınır duvarını geçti.
Filistinli yaşamlara dudak bükerek, ABD başkanı Joe Biden, yardım kamyonlarının yanında yüzden fazla Filistinlinin öldürülmesinin ateşkes görüşmelerini karmaşıklaştıracağını söyledi. Ancak gerçek şu ki, Biden yönetimi bu katliamlardan kendisini sorumlu tutmalı, çünkü Gazze’de ateşkes çağrıları için üç BM kararını veto etti ve İsrail’in Gazze’deki savaş suçlarına ve soykırımına yardımcı olmak için ABD Hava Kuvvetleri ekiplerini konuşlandırdı.
ABD ayrıca Gazze’deki Filistinlileri aç bırakma konusunda bir ortak olmuştur, bu da bir savaş suçu, insanlığa karşı işlenen bir suç ve soykırım eylemidir. Biden yönetimi, ABD yetkililerinin Gazze’nin “Mogadişu’ya dönüşmek üzere” olduğu konusunda uyarıda bulunmasına rağmen UNRWA’ya yardımı engellemeyi sürdürüyor. ABD, İsrail saldırısı nedeniyle bu yardımların gerekli hale gelmesine neden olan saldırıyı durdurma girişiminde bulunmak yerine, ABD askeri uçaklarından Gazze’ye “havadan yiyecek bırakma” olasılığını araştırıyor.
Rasheed Caddesi katliamı, İsrail’in uluslararası adaletle alay ettiğini ortaya koyuyor. Bu katliam, Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’in Gazze’deki “olası soykırımını” durdurması gerektiğine dair kararından bir ay sonra, Avrupa Parlamentosu’nun Gazze’de kalıcı bir ateşkes çağrısında bulunmasından bir gün sonra geldi.
ABD’nin ortaklığıyla cesaretlenen İsrail, uluslararası yasaları ve normları hiçe sayarak Gazze’de cezasızlıkla hareket etmeye devam ediyor. Ancak İsrail, Biden yönetiminin koşulsuz desteğinden yararlanmaya devam ettiği sürece Filistinlileri katletmeyi neden durdursun ki?